12 Haziran 2006

ÖZLEMLER


İlk cümleler her zaman zordur.. Kimi zaman nasıl başlayacağını bilemez insan.. Özelliklede ne yazacağını kurgulamadıysan ve duygularının ne söyleyeceğini bilmiyor ve hazırlıksızsan buna bu zorluğu her zaman yaşarsın.. Ama yalnızken ve kendimle yazarken bu zorluğu hiç yaşamadım ben...


Uzun uzadıya yazarak kendimi kasmayı düşünmüyorum ama nerede bitireceğimi de bilemiyorum... Bir anda kesip atmak'mı dogrusu yoksa yüreğimin akışının kesilmesini beklemek'mi...?

Akışın kesilmesi değil; belkide sigaramın dumanını savurabilmek için çakmağı yaktığım an, çakmağın sesiyle birlikte yükselen alevin bir anlık beni uyandırması..

Tekrar dalmadan yüreğimin akışını hızlandırmadan damlalara dönüştüğü an bitti demeliyim belkide..!!



‘’İnsanlar er yada geç hayatlarının bir döneminde kendi gibi insanlarla iletişim kurarlarmış’’

bazı insanlarla konuşurken ılık birşeyler hissediyorum sanki, gözlerimden başlayıp dudaklarıma inen tebessüm her yanımı sarıyor. keyifsizim derken görünen manzara tamamen tezat olabiliyor belkide...


Bu tebessüm kendim gibi biriyle iletişimden mi acaba..?



İlk cümleler zordur derken birbiri ardına neler sığdırıverdim bir anda..


Tıpkı hayatıma sığdırdığım kısa süreli mutluluklar, anlık coşkular gibi....


Mutluluklarım rüyalarım kadar kısa,


hayallerim, coşkularım kadar anlık...



Attığım kahkahalar, gözlerimdeki ışık yorgun.. Bedenimden öte yüreğim yorgun....




Özlemlerim var;


Dinlenmeye, yeniden dingin bir şekilde bakmaya, içten kahkahalar atmaya, yürek kıpırtılarına, burun sızlamalarına, hatta mutluluktan ağlamaya....


Özlemeye, beklemeye, özlenmeye, beklenmeye, Telefonumun çalıp ''Sadece sesini duymak istedim'' denmesine...

Yağan yağmurun sesinden şarkı nameleri üretmeye, şarkılara ıslıkla eşlik etmeye.....................

Ne çok özlemlerim var degilmi...


Ben uslanmaz bir hüzünbazmıyım yoksa...?



Duygusuz ve hissiz bir adam degilim ben aslında.. bu degerlerimi asla kaybetmedim..



Ayrılıklardan, vedalardan, kırılmalardan, hayal kırıklıklarından ve hatta yıkılmalardan sonra kendi içime döndüm ama bu dönüş hiçbir zaman nefretle olmadı..



Belkide öylesine alıştım öylesine kanıksadım ki çektiğim acılardan o acının tadını bile alamaz oldum. kaskatıyım sanki...



Eğer benimleyseniz ve okuyorsanız ki okuyorsunuz, kısa süreli mutluluklar anlık coşkular görüyorsunuz ve göreceksiniz..



Ama bu mutluluk ve coşkular, diğer yazılan anlatılan görkemli coşku ve mutlulukların aksine; hep bir hüzün ışıltıları altında olan coşku ve mutluluklar...



Ben bu güne değin imkansızımı istedim yoksa imkansızlarımı yaşadım.. Kimbilir belki şu an bile imkansızı yaşıyorum..



yazarken egoistçe bencilce davranıyorum belkide farkında olmadan..



Okşanmayı özleyen ruhumu okşuyorum dökülen hüzün yapraklarıyla..



Sevilmeyi özleyen kendimi seviyorum, bekleneni bekliyorum belkide yazarken..



Şu an yazarken umut doluyum. işte diyorum işte bu benim özlemlerim.. Ama ne...? Ne olduğunu bilmediğim belkide bilmek istemediğim şeyler buluyorum. Bu buluşlar, buluşmalar mutlu ediyor beni.




Uzatmayayım derken epey uzun oldu sanırım..



neyse son birkaç cümle....




Hayat sunularını ne kadar başkalarına sunmaya devam ederse etsin; aşkı yaşamak için o tesadüfün herkesten ne kadar uzakta olduğunu kestirebilmek çok zor.. Belki Kaf dağının ardında belkide o aşk herkese çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bir uzaklıktadır...


N € V C İ V A N

1 yorum:

gökkuşağı dedi ki...

tesadüfen buldum fakat güzel paylaşımlar ve bu kalem bu düşünce bu duygular kime ait teşekkürler