25 Mayıs 2009



M A V İ




Gelirken maviler getir bana,
En sevdigim rengi..
Mavinin tüm tonlarını
Mavi benim için Aşk demek,
Mavi Sevgi, Mavi huzur, Mavi mutluluk
Mavi sen demek...
Gelirken seni de al gel emi..!!




N € V C İ V A N

Zerrin ÖZER - o - Ben Seni Degil, Seni Sevmeyi Sevdim

zerrin özer ben seni sevmeyi sevdim
qp_747 tarafından gönderilen video

24 Ocak 2009


AFFET BENİ KÜÇÜCÜK ÇOCUK (lar)

Ağlama be küçük çocuk
Göz yaşların kalbime akıyor
Sen hem daha küçücüksün
O güzel gözlerin neden gülmüyor
Affet beni be küçük çocuk
Ağlarken derdini bilemem ki
Belki kapkara olan bahtını değiştiremem ki
Bak bana, Ben
Göz yaşlarımı, acılarımı gizlemek adına
Kahkahalar atıyorum görüyor musun
Bir tek sen biliyorsun be küçük çocuk
İçimde kopan fırtınaları
Bak gördün mü ben seni teselli edecekken,
Ben sende teselli buluyor,
Sen beni teskin ediyorsun
Sen be küçük çocuk
Büyüyünce anlayacaksın beni
Çaresizliğin ne demek olduğunu
O zaman bileceksin
Göreceksin sevdanın, hayatın,
Ne dikenli bir yol olduğunu
Ulaşılmayana ulaşma arzusunun
Ne zor olduğunu.
Affet beni be küçücük çocuk

N € V C İ V A N

2 Temmuz 2006



NE KADAR UZAKSIN...?
Aşk uzaktan yaşanır mı bilmem ben,
Ve sen bana ne kadar uzaksın.?
Yanıbaşımdaki kadar mı, yoksa nefesim kadar mı..?
Peki elimi tutacak kadar mı, yoksa uzanıp öpecek kadar mı..?
Yüzümdeki tebessüm kadar mı, yoksa kalbimdeki gürültü kadar mı..?
Sahi sen bana ne kadar uzaksın...?
N € V C İ V A N

12 Haziran 2006


N € V C İ V A N

ÖZLEMLER


İlk cümleler her zaman zordur.. Kimi zaman nasıl başlayacağını bilemez insan.. Özelliklede ne yazacağını kurgulamadıysan ve duygularının ne söyleyeceğini bilmiyor ve hazırlıksızsan buna bu zorluğu her zaman yaşarsın.. Ama yalnızken ve kendimle yazarken bu zorluğu hiç yaşamadım ben...


Uzun uzadıya yazarak kendimi kasmayı düşünmüyorum ama nerede bitireceğimi de bilemiyorum... Bir anda kesip atmak'mı dogrusu yoksa yüreğimin akışının kesilmesini beklemek'mi...?

Akışın kesilmesi değil; belkide sigaramın dumanını savurabilmek için çakmağı yaktığım an, çakmağın sesiyle birlikte yükselen alevin bir anlık beni uyandırması..

Tekrar dalmadan yüreğimin akışını hızlandırmadan damlalara dönüştüğü an bitti demeliyim belkide..!!



‘’İnsanlar er yada geç hayatlarının bir döneminde kendi gibi insanlarla iletişim kurarlarmış’’

bazı insanlarla konuşurken ılık birşeyler hissediyorum sanki, gözlerimden başlayıp dudaklarıma inen tebessüm her yanımı sarıyor. keyifsizim derken görünen manzara tamamen tezat olabiliyor belkide...


Bu tebessüm kendim gibi biriyle iletişimden mi acaba..?



İlk cümleler zordur derken birbiri ardına neler sığdırıverdim bir anda..


Tıpkı hayatıma sığdırdığım kısa süreli mutluluklar, anlık coşkular gibi....


Mutluluklarım rüyalarım kadar kısa,


hayallerim, coşkularım kadar anlık...



Attığım kahkahalar, gözlerimdeki ışık yorgun.. Bedenimden öte yüreğim yorgun....




Özlemlerim var;


Dinlenmeye, yeniden dingin bir şekilde bakmaya, içten kahkahalar atmaya, yürek kıpırtılarına, burun sızlamalarına, hatta mutluluktan ağlamaya....


Özlemeye, beklemeye, özlenmeye, beklenmeye, Telefonumun çalıp ''Sadece sesini duymak istedim'' denmesine...

Yağan yağmurun sesinden şarkı nameleri üretmeye, şarkılara ıslıkla eşlik etmeye.....................

Ne çok özlemlerim var degilmi...


Ben uslanmaz bir hüzünbazmıyım yoksa...?



Duygusuz ve hissiz bir adam degilim ben aslında.. bu degerlerimi asla kaybetmedim..



Ayrılıklardan, vedalardan, kırılmalardan, hayal kırıklıklarından ve hatta yıkılmalardan sonra kendi içime döndüm ama bu dönüş hiçbir zaman nefretle olmadı..



Belkide öylesine alıştım öylesine kanıksadım ki çektiğim acılardan o acının tadını bile alamaz oldum. kaskatıyım sanki...



Eğer benimleyseniz ve okuyorsanız ki okuyorsunuz, kısa süreli mutluluklar anlık coşkular görüyorsunuz ve göreceksiniz..



Ama bu mutluluk ve coşkular, diğer yazılan anlatılan görkemli coşku ve mutlulukların aksine; hep bir hüzün ışıltıları altında olan coşku ve mutluluklar...



Ben bu güne değin imkansızımı istedim yoksa imkansızlarımı yaşadım.. Kimbilir belki şu an bile imkansızı yaşıyorum..



yazarken egoistçe bencilce davranıyorum belkide farkında olmadan..



Okşanmayı özleyen ruhumu okşuyorum dökülen hüzün yapraklarıyla..



Sevilmeyi özleyen kendimi seviyorum, bekleneni bekliyorum belkide yazarken..



Şu an yazarken umut doluyum. işte diyorum işte bu benim özlemlerim.. Ama ne...? Ne olduğunu bilmediğim belkide bilmek istemediğim şeyler buluyorum. Bu buluşlar, buluşmalar mutlu ediyor beni.




Uzatmayayım derken epey uzun oldu sanırım..



neyse son birkaç cümle....




Hayat sunularını ne kadar başkalarına sunmaya devam ederse etsin; aşkı yaşamak için o tesadüfün herkesten ne kadar uzakta olduğunu kestirebilmek çok zor.. Belki Kaf dağının ardında belkide o aşk herkese çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bir uzaklıktadır...


N € V C İ V A N

23 Mart 2006

nevcivan

N € V C İ V A N

10 Şubat 2006


N € V C İ V A N

EY HAYAT...!!

Hep söylediğim bir şey vardı bu güne değin..
Yaşadığım her iyi şeyin, her güzelliğin her sevginin her aşkın bedelini ödedim ben..
Yaşadıklarımın karşılığı olmadı hiç bir zaman bedeli hatta bedelleri oldu..
Ve hayat acımasızca tahsil etti bütün alacaklarını..
Bu tahsilâtlarına hep birilerini alet etti.
Hep birşeyleri kullanarak geldi tahsilâta.
Kimi zaman işimi kullandı ekonomik olarak tahsilât yaptı..
Kimi zaman sevdiklerimi kullandı gözyaşı olarak tahsilât yaptı..
Kimi zaman arkadaşımı kullandı üzüntü olarak tahsilât yaptı..
Kimi zaman dostumu kullandı hayal kırıklığı olarak tahsilât yaptı..
Kimi zaman zamansız beni kullandı hüzün olarak tahsilât yaptı..
Kimi zaman yalnızlığımı kullandı sitem olarak tahsilât yaptı..
Ama hep aldı benden, hep tahsil etti alacaklarını..

Fakat son dönemde öyle ileri gitti ki alacağı kalmamasına rağmen hala tahsilât yapmaya hala bedel ödetmeye Ümitlerimin son demleri kalana kadar devam etti..
Üstelik son dönemde bu güne kadar tahsilât aracı olarak kullandığı bütün her şeyin tamamını bir arada ve durmaksızın kullandı..
Bana borçlandığının farkında olmadan sürdü bütün bunlar..
İşimi kullandı battım..
Sevdiğim insanları kullandı yalnızım..
Arkadaşlarımı kullandı değmezmiş dedim..
Dostlarımı kullandı yıkıldım..
Beni kullandı çöktüm..
Yalnızlığımı kullandı birim..
Aldı götürdü hiçbir şey bırakmadı..
Sadece bütün her şeyin tozları kaldı yıkık dökük duvarlarımla birlikte..
Eski tabirle ören yeri gibi; bir virane gibiyim..
Alacaklarını tahsil ederken alamadığı tek şey isyanım oldu. İsyanlarımı vermedim. Hep içimde hep kendimle..

Ama artık hayat bana borçlandı.. Bu tozlar içindeki duvarlara bir şeyler vermesi gerek..
Duvarların yükselebilmesi için tuğlalar, tuğlaların sağlamlaşması için çimento, yüzeylerin sıvanması için kum kireç ve dış etkilerin azalması için bir çatı borçlu bana..
Bunları verirken tekrar geri almak yeniden tahsilât yapabilmek için vermeli tüm bunları..
Ayağa kalkan bu binayı bu bedeni bu ruhu çökertmek için, yıkmak yakmak yeniden harabeye çevirmek için kısacası benimle yeniden savaşması ve bu savaşı kazanabilmek adına vermesi gerek..

Bana yeniden ekonomik güç verebilir tuğla diye, aşk sevgi verebilir çimento diye, arkadaş çevre verebilir kum kireç diye, dostlar verebilir çatı diye..
Bunlar savaştaki benim silahlarım.. Ve tek temennim arkadaş, dost, aşk, sevgi.. Bunları birbirinden ayırmaz umarım..

Arkadaşım dostum olsun,
Dostumu sevebileyim,
Sevdiğim sevgilim olsun,
Sevgilime âşık olayım,
Aşkımsa her şey olsun..
Bu savaştaki en büyük güç, en iyi silahlar bende olsun. Bunlar benim nükleer santrallerim olsun..
Ve artık tahsilât sırası bana gelsin..
Önce huzur,
Ardından tebessüm,
Gülücükler,
Kahkaha,
Mutluluk…..
Bunları tahsil ettiğim zaman zaten ben dünyanın en zengin insanı oldum bile..

EY HAYAT HADİ BAKALIM..
ÜMİTLERİMİ TAZELEDİM..
SİLKİNDİM ARTIK.
VER BAKALIM ŞU ALACAKLARIMI
BEN HAZIRIM SAVAŞA..

YA SEN….!!!!


N € V C İ V A N

7 Şubat 2006

Konuşmak istiyorum...


Konuşmak istiyorum ama ne anlatacağımı bilmiyorum.
Konuşmak istiyorum ama nasıl dinleneceğimi bilmiyorum.
Ben en çok anlatmaya ve sevgiye hasretmişim meğer..
Bir oyun oynuyordum uzun zamandır.. ''Görüntüyü kurtarma ve mutlu görünme'' oyunu..

Boş anlatılar, zamanı doldurmak adına eğlenmeler, kalabalık mekânlar, espriler, kahkahalar vs vs..

Hepsi oyunun bir parçası. Repliklere gerek olmadan tamamen doğaçlama. Fakat perdenin ne zaman açılıp ne zaman kapanacağının belli olmadığı bir oyun..
Bu oyundaki rolüm ne kadar sürdü tam anımsamıyorum ama bu oyundan kendi isteğimle ayrılmadım ben..

Ne zamanki diğer oyunculardan biri beni konuşturdu, yazmaya itti işte o an oyundan atıldım. Bi anda perde indi. GAME OWER, THE END veya BİTTİ yazısı görünüverdi..
Bu oyunun diğer bütün oyuncuları yazmaya anlatmaya konuşmaya başladığım an maskelerini çıkarmadan gözlerime bakmışlar

O an görmüşler
İçimdeki yaraları
O an görmüşler
İçimdeki gözyaşlarını
O an görmüşler
Hıçkırıkları
O an görmüşler
Cam kırıklarını
O an görmüşler özlemlerimi..
Ve hepsi acıyarak, sanki vebalıymışım gibi baktılar bana..ve gördüklerinin kendilerine bulaşmaması, kendi yaralarını kanatmaması ve maskelerini düşürmemesi için sahneden aşağı yuvarladılar elbirliğiyle ve benim için oyundaki rolüm bitti..

Konuşacağım ama karşımda,
Bir çift göz istiyorum
Resmiyetten uzak
Bir çift göz istiyorum
Dinlerken parlayan,
Bir çift göz istiyorum
Merakla bakan
Bir çift göz istiyorum
Şefkatle süzen
Bir çift göz istiyorum
İçimi gören
Bir çift göz istiyorum
Sevgiyi özleyen..

Hep bir meçhulü beklemekle geçti zaman. Çünkü hayatın bana en azından bir sevgi borcu olduğuna kendimi öyle inandırdım ki..!! Sevgi için plan program yapmıyorum. Bi anda çıkacak karşıma biliyorum..

Konuşmak istiyorum ne anlatacağımı bilmesem de..
Konuşmak istiyorum nasıl dinleneceğimi bilmesem de..


N € V C İ V A N